30 Temmuz 2009 Perşembe

BASKETBOL


Şeyma basketbol oynamayı çok seven bir kızdı. Bir gün okul çıkışında beden hocasına sınıflar arası basketbol maçları olacak mı? Eğer olacaksa da ne zaman başlayacak dedi. Hoca;
__Evet basketbol maçları olacak ben basketbol hocası olduğum için basketbol maçları yapacağım dedi. Şeyma çok mutlu olmuştu. Basketbol takımına girmeye karar verdi. Beden dersinde hocaya basketbol takımına girmek istediğini söyledi. Hoca Şeyma ya güzel turnike atabilirsen seni basketbol takımına alacağım dedi. Topu Şeyma ya verdi. Şeyma daha hiçbir şey bilmiyordu. Ama yine denedi, çok heyecanlıydı. Atışını yaptı ve başardı, çok mutluydu çünkü hocanın Şeyma’nın atışını çok beğendiği gözlerinden okunuyordu. Şeyma hocaya basketbol takımına girebildim mi diye sordu. Hoca;
__Evet alındın gerçekten çok güzel attın topu potaya seni tebrik ederim dedi. Şeyma’nın sevinci bir kat daha arttı. Şeyma ;
__Peki hocam maçlar ne zaman başlayacak dedi. Hoca;
___Her Salı maç var. Bu Salı başlayacak bizim takımımızda tamamlandı. Ama biz iki ay boyunca çalıştık sen yeni katıldın bu yüzden çalışamadın ilk maça gelmeye bilirsin dedi. Şeyma;
__Olsun hocam ben yine de geleceğim dedi. Hoca;
__Tamam o zaman sınıfları gez ve basketbolda olanları yanıma çağır sen de gel dedi. Şeyma tüm sınıflardan basketbolcuları çağırdı. Hoca herkese formasını verdi. Şeyma ya iki rakamı geldi. İki Şeyma’nın en sevdiği rakamdı. Ve maç günü geldi çattı. Herkes formasını giyip okula gelmişti. Hoca okula arabayla geldi, arabada maç yapacağımız okulun basket takımı da vardı. Onlara sinir olmuştuk. Tüm arkadaşlarım onları yeneriz diyordu ama ben bundan pek emin değildim çünkü güzel oynayabildikleri belli oluyordu. Sonunda maç yapacağımız yere geldik hocamız ilk yarıya Ceren’i, Fatma’yı Meyra’yı, Aygül’ü ve Seher’i aldı. Ben alınmadığım için çok üzüldüm ama hoca onların oynayışını çok beğeniyormuş bu yüzden ilk yarıya onları almış. Seher gerçekten çok güzel oynuyordu Seher’in oynayışını ben de beyeniyordum onun gibi oynamayı da çok istiyordum bu yüzden beden derslerin de çok çalışıyordum. Benim yakın arkadaşım olan Seda beni sınıf arkadaşı Derya ile tanıştırdı. Derya çok güzel basketbol oynuyordu bana da nasıl bu kadar güzel oynadığını öğretmesini istedi. Derya kabul etti yarın sabah okula gel basketbol çalışalım dedi. Yarın sabah erkenden okula geldi Deryayı bekledi 5 dakika sonra Derya da geldi. Derya başladı basketbolu anlatmaya Şeyma Deryayı anlamıştı. Her gün 1 saat çalıştılar ve artık Şeyma çok güzel basketbol oynuyordu hatta Derya ile maç yaptıklarında bile yenebiliyordu. Arkadaşlarıyla basketbol takımı kurdular takım kaptanı Şeyma oldu. Şeyma Seherin yanına gidip basketbol takımını al maç yapalım dedi. Seher ne de olsa yeneceğiz dedi. Okul bahçesinde toplandılar. Maç başladı Seher Şeyma’nın oynayışına çok şaşırmıştı maç bitti ve Şeyma’nın takımı 10 Seherin takımı ise 2 idi. Şeyma artık çok güzel oynuyordu ve çok muyluydu…

5 Temmuz 2009 Pazar

SICAK EKMEK

ARKADAŞLAR BEN SİZE OKUDUĞUM VE ÇOK BEĞENDİĞİM BİR KİTABIN ÖZETİNİNİ YAZACAĞIM EMİNİM SİZ DE ÇOK BEĞENECEKSİNİZ…
ÖZET
Fadime teyze oğlu ile birlikte çok mutlu bir hayat sürermiş. Oğlunu o kadar çok severmiş ki oğlunun yanında başkasının görünce çok kıskanırmış, bu yüzden oğlunu herkesten uzak tutarmış. Herkes Fadime teyzenin oğlunu severmiş çünkü oğlu cana yakınmış ama Fadime teyze çok soğuk kanlı bir insanmış herkese kötü davranırmış bu yüzden kimse onu sevmezmiş. Bir gün evlerine bir posta gelmiş Fadime teyze postayı alıp eve getirmiş. Oğlu postayı alıp okuduğunda askere çağırıldığını annesine söylemiş. Annesi bu durum karşısında çok üzülmüş ve ağlamaya başlamış. Benim senden başka kimsem yok ben sensiz ne yaparım diye söylenmiş durmuş. Sonunda askerlik günü gelmiş çatmış. Oğlu askere gittiği için çok mutluymuş ama annesini yalnız bıraktığı içinde çok üzgünmüş. Yolu uzunmuş annesi oğluna yolluk hazırlamış oğlu yola çıkmış. O gün den sonra Fadime teyze bir daha evden dışarı çıkmamış günler birbirine girmiş ve sonunda oğlunun geleceği gün yaklaşmış. Oğlu her an kapıyı çalabilirmiş. Fadime teyze başlamış oğlunu sevdiği yemekleri hazırlamaya kapı çalınmış Fadime teyze oğlu zannederek kapıya koşmuş bir de ne görsün dilenci! Fadime teyze dilencilerden nefret edermiş. Yaşlı dilenci Fadime teyzeden sadece bir sıcak ekmek istemiş Fadime teyze mutfağa gitmiş sıcak bir ekmeğin içine fare zehir i koymuş. Yaşlı dilenciye vermiş. Yaşlı dilenci kapıdan Allah ne muradın varsa versin, Allah tuttuğunu altın etsin diyerek ayrılmış. Yaşlı adam ekmeği biraz daha yürüdükten sonra yerim demiş. Biraz yürüdükten sonra askerden gelen Fadime teyzenin oğlunu görmüş askerin çok acıktığını anlamış ve ekmeğini askere vermiş asker ekmeği almış ve yemiş. Fadime teyzeye oğlunun ölüm haberi gelince Fadime teyze bayılmış uyandığında hemen oğlunun nasıl öldüğünü sormuş. Fadime teyzeye oğlunun fare zehiri konulan bir ekmek yiyerek hayatını kaybettiğini söylemişler Fadime teyze hemen yaşlı adama verdiği ekmeğin oğluna verdiğini anlamış ve artık herkese iyi davranmaya, tüm dilencileri çok sevmeye onlara hep yardım etmeye başlamış…

ARKADAŞLIK GÜZELDİR AMA KISKANÇLIK OLUNCA MAHFOLUR


İlkokul 8. sınıfa giden Yağmur, Ceyda, Zuhal ve Meltem çok iyi arkadaşlardı. Yağmur ve Ceyda’nın daha yakın bir arkadaşlıkları vardı. Yağmur ve Ceyda voleybolu çok sevdikleri ve çok güzel oynadıkları için okulun voleybol takımına girdiler. Ama Zuhal ve Meltem hem güzel oynayamıyorlardı hem de kendilerine güvenleri yoktu zaten. Her şey böyle sürüp giderken mahalleye Aşkın adında yeni bir kız taşındı. Bu kız Zuhal’in dayısının kızıydı. Aşkın’da 8.sınıfa gidiyordu. Yağmur, Zuhal ve Meltem aynı sınıftaydılar. Ama Ceyda ayrı sınıftaydı. Aşkın da Zuhal in sınıfına kaydoldu. Yağmur ve Ceyda Aşkın’dan hiç hoşlanmamışlardı. Aşkın çok havalı bir kızdı. Kendini herkesten üstün görürdü. Zaten Yağmur ve Ceyda’da Aşkın’dan bu yüzden hoşlanmamışlardı. Aşkın, Ceyda ve Yağmur’un arkadaşlıklarını çok kıskanmıştı ve bu yüzden onlara hava atmıyor iyi davranıyordu. Ama bu yaptıkları onların hiç dikkatlerini çekmemişti. Çünkü Aşkın ile ilgilenmiyorlardı. Aşkın bu duruma çok sinirlenmişti. Bu yüzden onlardan özür dilemeye karar verdi. Ama bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Zuhal i çağırdı. Ona Yağmurlarla arkadaşlık yapmak istediğini anlardan özür dilediğini ve bu söylediklerini onlara söylemesini istedi. Zuhal Aşkının söylediklerini Yağmurlara iletti. Yağmur zaten biz onunla küs değiliz gelip bizimle konuşursa biz de onunla konuşuruz cevabını verdi. Zuhal Yağmurun söylediklerini Aşkına anlattı. Aşkın çok mutlu oldu. Ve hemen Yağmurların evine gidip Yağmuru dışarı çağırdı. Yağmurun bir işi yoktu. Bu yüzden dışarı çıkmayı kabul etti. Ama Ceyda’yı da çağıralım dedi. Ceyda’yı da çağırdılar Ceyda voleybol topunu da getirdi. Hep beraber voleybol oynadılar. Aşkın, ben çok iyi voleybol oynarım okuldaki voleybol takımına katılacağım, sizde katılsanıza dedi. Ceyda hemen biz zaten voleybol takımındayız dedi. Yağmur Ceyda’yı yanına çağırıp bence Aşkın yalan söylüyor. Baksana nasıl voleybol oynuyor Aşkın’ı ancak yedeklere alırlar belki yedeklere bile almazlar hatta dedi. Aşkın Yağmurların ne hakkında konuştuklarını az da olsa duyuyordu. Bu yüzden Ceydaların yanına giderek konuyu hemen değiştirdi, kızlar geçen dönem yani 7. sınıfta ne aldınız dedi. Ceyda ben bir şey almadım dedi. Yağmur da ben bir şey almadım diyince Aşkın çok şaşırmış taklidi yaptı. Ben takdir aldım diyemedi eğer öyle deseydi Ceydaların inanmayacağını biliyordu bu yüzden teşekkür aldım dedi. Ama teşekkür aldım demesi Yağmuru şaşırtmıştı. Çünkü okulda yapılan sınavlardan hep Aşkından daha yüksek alıyordu nasıl oluyor da Aşkın teşekkür alıyordu, geçen yıl dersleri iyi olsaydı eğer bu yıl da dersleri biraz olsun iyi olurdu. Bu kız çok yalancı, bu kızla arkadaşlık yapmamalıyım diye düşündü. Ama Aşkın’ın daha ne kadar yalan söyleyeceğini merak ediyordu bir şey olmamış gibi davrandı. Ceyda’nın annesi Ceyda yı eve çağırdı, Ceyda eve gitti. Yağmur,
__Ben de eve gideyim artık geç kaldım zaten yarın okulda görüşürüz diyerek gitti. Sabah saat 7:00 de Ceyda Yağmur’u çağırdı. Yağmur hazırlanmıştı. Evden çıktı. Beraber okula gittiler. Okulda Aşkınla karşılaştılar, Aşkın çoktan gelmiş onları bekliyordu. Beraber sınıfa girdiler ama Ceyda onlardan ayrılıp kendi sınıfına gitti. O gün Yağmurlar ilk derslerinde matematik sınavı yapacaklardı. Hocaları derse girdi ve sınav kağıtlarını dağıttı, sınav başladı. Yağmur sınava çok çalıştığı için soruları yapabiliyordu. Aşkın’a baktığında Aşkın’ın yanındaki kızdan kopya çektiğini gördü. Yağmur bu duruma çok sinirlendi. Ben çok çalıştığım için beş alacağım o kopya çektiği için beş alacak. Zil çalınca sınav kağıdını hocaya verdi. Ve Aşkın’ın kopya çektiğini söyledi. Hoca yanında ki kızla Aşkın’ın sınav kağıdını karşılaştırdı. Aşkın’ın kopya çektiğini anladı. Aşkın sınıfa geldiğinde hoca onu yanına çağırdı ve yanındakinden kopya çektiğini bunu Yağmurun gördüğünü söyledi. O an Aşkın çok sinirliydi. Aşkın okul çıkışı Yağmurun yanına gidip sen neden benim işime burnunu sokuyorsun anlamıyorum sanane kopya çektiysem bir daha işime sakın karışma dedi. Yağmur bu söylenenlere çok sinirlendi ve seni bıraksaydım da hak etmediğin notu mu alsaydın sen kendini çok akıllı zannediyorsun ama ben senden daha akıllıyım dedi. Ve eve doğru gitti. O günden sonra Aşkın bir daha Yağmurlarla konuşmadı. İngilizce sınavı olduğu bir gün Aşkın yine kopya çekiyordu. Bu defa sınıftan ceren gördü ve hocaya söyledi. İngilizce hocası Aşkın’ı çok sevdiği için herkese notunu düşüreceğim dedi ama düşürmedi. Yıl sonu gelip çatmıştı, Yağmur çok heyecanlıydı. Herkes sınıfına girdi. Hocalar karneleri dağıtmaya başladı. Yağmur İngilizce dersi yüzünden teşekkürü kaybetti ama Aşkın teşekkür aldı. Yağmur çok sinirlenmişti ortada büyük bir haksızlık vardı ama karneler hazırlanmış her şey bitmişti. Artık hiçbir şey yapamazdı. Artık yaz Kur’an kursları başlamıştı. Yağmurların sokağının aşağısında yeni açılan bir kuran kursu vardı. Yağmur ve Ceyda da yukarıda olan uzak kuran kursu yerine yakında olan kuran kursuna tercih etti. Zuhal;
__Yağmur aşağıda olan kuran kursu güzel mi dedi? Yağmur;
__Evet çok güzel bence sende bizimle beraber gelmelisin eminim sende çok beğeneceksin dedi. Zuhal hemen Aşkının yanına gidip. Biz de aşağıda olan kuran kursuna gidelim dedi. Aşkın Yağmurların gittiği kuran kursuna gitmek istemiyordu. Benim abim aşağıdaki kuran kursuna baktı çok kötüymüş ben gelmeyeceğim sen gidiyorsan git dedi. Zuhal Yağmurun yanına gitti. Ve bu kuran kursu çok kötüymüş Aşkının abisi bakmış içeriye ben gelmeyeceğim dedi. Yağmur hemen hocanın yanına gidip buraya bir çocuk gelip baktı mı dedi. Hoca hayır buraya erkeklerin girmesi yasak dedi. Yağmur Aşkının yalan söylediğini anladı. Aşkının yaptığı tüm yalanları hocaya anlattı. Hoca bence bir daha onunla konuşmayın hatta öyle bir kızın selamını bile almayın dedi. O günden sonra Yağmur ve Ceyda Aşkın yokmuş gibi hayatlarına devam etmişler…

3 Temmuz 2009 Cuma

SAYGI DA KUSUR


Nuran teyze kendi parasını kendi kazanır, geçinirdi. Dört çocuğu vardı. İkisi kız, ikisi erkek idi. Kızları köyde oğulları ise şehirde yaşardı. İki oğlu ile birlikte yaşamını sürdürürdü. Nuran teyze kendi parasını kazandığı için oğulları karışmazdı. Nuran teyzenin büyük oğlunun adı Süleyman küçük oğlunun adı ise İzzet’ti. Süleyman evli ve iki kız çocuk babasıydı. Eşinin adı Gülsüm çocuklarının adı ise Fatma ve Canan idi. Küçük oğlu İzzet de evli iki kız çocuk babasıydı. Eşinin adı Süreyya çocuklarının adı ise Aylin ve Sema idi. Canan çok şımarık bir kızdı. Babaannesiyle durmadan dalga geçer onunla eğlenirdi. Ve bu onun çok hoşuna giderdi.
Babaannesini kendine bir eğlence olarak görürdü. Durmadan ona bağırır ve azarlardı. Bunları aynen Fatma, Aylin ve Sema da yapardı. Fatma ve Canan’ın anneannesi tek bacağını kazada kaybettiği için dilenirdi. Elif yaşlı kadını her gördüğünde çok üzülüyordu. Her zaman aklında durumları çok iyi, neden dileniyor acaba? Sorusu vardı.
Bir gün Elif, Fatma ya sordu;
__Anneannen neden dileniyor? Siz mi dilendiriyorsunuz? Fatma;
__Biz dilendirmiyoruz kendisi dilenmek istiyor. Elif şaşırdı (düşündü)nasıl olur da bir insan dilenmek ister… Ama Fatma ya inanmış gibiydi. Fatmaların evinde sakat olan dayısı, anneannesi ve çok yaşlanan babaannesi vardı. Neden dayısı dilenmiyordu?… Anneannesi gerçekten kendi dilenmek istiyor ki dileniyor dayısı istemediği için dilenmiyor herhalde diye düşündü. Bazen anneannesini taksiler getirirdi sokağa, yardım amacına onlar bile girdiği evi görünce şaşırırlardı. Zaman böyle geçip giderken Nuran teyze de elden ayaktan kesilmiş elişi yapıp satamaz hale gelmişti. Oğullarına iyice muhtaç olmuştu. Ve gitgide aklını yitirmeye başlamıştı. Nerede ne zaman ne olduğunu artık düşünemiyordu. İki oğlu da Nuran teyzeye bakmak istemiyordu. Her gün kapının önüne koyup su bile vermiyorlardı. Yaşlı teyzeye evlerinin yanında olan yemekhane su veriyordu. Kapının önünde otururken sokaktan geçen herkese ne ettiğimi bilmiyorum, evin kapısını açın yavrum ya da namaz kılacağım derdi. Yüzünde büyük yaralar vardı. Elif bu yaraları kimin yaptığını çok merak etmişti Aylin’e sordu;
__Aylin babaannenin yüzüne ne oldu? Aylin;
__İğne yaptırdığımız için iltihaplandı. Elif bu söylenenlere inanmamıştı. Aradan birkaç gün geçtikten sonra Nuran teyzenin kaşında yara oluşmuştu. Elif yine Aylin’e;
__Aylin babaannenin kaşına ne oldu?
__”Çekyatta otururken düştü, kaşı yarıldı” dedi. Elif Aylin ‘in yalan söylediğini anlamıştı. Besbelli ki dövmüşlerdi zaten her zaman dövüyorlardı Elif ve bütün mahalle bundan emindi. Ama onlar ısrarla, yaptıklarını inkar ediyorlardı. Bir sabah yataktan gürültüyle uyandım. Birde baktım ki; Polis Fatmaların kapısını çalıyordu. Tüm mahalle cama çıkmıştı. Herkes merakla orada ne olacağını, polislerin neden geldiğini düşünüyordu. Fatmalar kapıyı açtılar ne olduğunu anlayamamışlardı. Polis Nuran teyzeyi görmek istedi. Nuran teyzeyi gördüklerinde şaşırdılar yüzü yaralarla doluydu. Polisler Fatmaları uyardılar bir daha bu teyzeye bağırdığınıza ve dövdüğünüze dair bir şikayet alırsak siz zarara girersiniz, size para cezası keseriz ayrıca teyzeyi de burada bırakmayız aklınızda bulunsun…Fatmaların umurlarında bile değildi söylenenler. Polisler gittikten hemen sonra Nuran teyzeye bağırmaya başladılar Fatma sinirliydi, artık babaannesinden daha da nefret ediyordu. Acaba Fatmaları kim şikayet etmişti mahallede herkes Fatma’nın Pınar adındaki halasının şikayet ettiğini söylüyordu. Belliki o da üzülmüştü Nuran teyzenin haline… Nuran teyze çok üzgündü. Bayılacak gibi duruyordu, halini görenler çok acımıştı Nuran teyzeye. Gözleri dolmuştu. Fatma’nın annesi Gülsüm Nuran teyzeyi tekrar kapının önüne oturttu. Nuran teyze eve giremediği için namazını da dışarıda kılmıştı. Nuran teyzeyi eve sokmazlardı gündüzleri, bahçeye koydukların da kapıyı kilitler dışarı çıkarmazlardı, dışarı koydukların da ise eve almazlardı. Bir sabah Aylin’in babasını apartmandan hızla çıkarken gördüm eline de eldiven takmıştı. Ne olduğunu çok merak ediyordum, apartmana girdim bir de baktım Nuran teyze kapının önünde baygındı. Çok üzüldüm. Herkes banyoda fenalaşmış nefes alamıyormuş, diyordu. Aylin’in babası taksi çağırmaya gitmiş. Ama taksi gelene kadar Nuran teyze hayatını kaybetmiş…
(…kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma…)

1 Temmuz 2009 Çarşamba

dostluk kurmasını bilirsen güzeldir!


İlkokul dördüncü sınıfa giden Rabia,Sinem ve Gamze çok iyi arkadaşlarmış.Her gün beraber gezer her şeylerini paylaşırlarmış.Gamze bir gün;
-karnım çok acıktı kantine gidelim de bir şeyler yiyelim, demiş. Sinem hemen suratını buruşturmuş ve kantine gelmeyeceğini söylemiş. Rabia neden gelmediğini sorunca sinem canının istemediğini söylemiş. Bunun üzerine Rabia Sinem`in parası olmadığından gelmediğini anlamış ve biz dostuz birbirimize her zaman yardımcı olmamız gerekiyor iyi arkadaş dediğim kötü gününde yanında olmalı sevinçli gününde yine yanında olup sevincini paylaşmalı.Utanmana gerek yok ben anladım, şimdi senin paran yok biz sana veririz yarın bizim paramız olmaz sen bize verirsin .
Hep beraber kantine gidip bir şeyler yemişler Sinem arkadaşlarının bu davranışı karşısın da çok mutlu olmuş. Karne almaya bir hafta kala dersler boş geçiyormuş , derslerin boş olduğu bir gün Rabia ne de olsa dersler boş geçiyor karşıda ki parka gidip oynayalım sonra da geri döneriz yokluğumuz fark edilmez zaten demiş . Bu fikri Sinem onaylamış ama Gamze onaylamamış . Rabia, Gamze gelmiyorsa gitmeyelim o zaman zaten çok önemli değil okul çıkışı gideriz demiş, Sinem sesini çıkarmamış. O zaman da canı parka gitmeyi çok istiyormuş bu yüzden Gamzeye çok sinirlenmiş. Sonra hemen sınıftan Serpil`i çağırmış gel okulun telefonundan Gamze `nin evini arayıp annesini işletelim demiş. Serpil ben yapamam karışmıyorum bence sende yapma başın belaya girer demiş. Sinem`in umrunda bile değilmiş söylenenler. Tekrar sınıfa gidip Merve ye sormuş ben Gamzenin annesini telefondan işleteceğim sende geliyor musun demiş . Merve neler olacağını hiç düşünmeden kabul etmiş beraber okulun telefonuna doğru gitmişler . Gamzenin annesini arayıp Gamze okuldan kaçacak onu kaçıracaklar demiş.O sırada oradan , yan sınıfta okuyan kızlar geçiyormuş.Sinemin söylediklerini duymuşlar . Sinem bahçeye çıktığında Gamzenin annesini görmüş ama görmemezlikten gelmiş bir şey anlaşılmasın diye hızla Gamzelerin yanına gitmiş . Rabia Gamzenin annesini görünce Gamze annen geliyor demiş .Gamze hemen annesinin yanına koşmuş ne oldu annecim neden geldin diye sormuş , beni biri telefondan aradı senin okuldan kaçtığını ve seni kaçıracaklarını söyledi ne oluyor Gamze diye sormuş . Gamze sana bunları kim söyledi bilmiyorum ama hepsi yalan seni işletmişler bir daha böyle bir şey olursa merak etme ben okuldan ayrılmıyorum demiş. Gamze kimin böyle yapacağını düşünürken Sinem korkmaya başlamış yaptığı hatayı başka birinin üzerine yıkmayı düşünüyormuş, aklına bir iki hafta önce onlara karışan Mete gelmiş. Bu işi yapsa yapsa Mete yapar demiş . Gamze hemen sınıfa gidip Mete ye sormuş annemi sen aradın değil mi seni öğretmene söyleyeyimde gör gününü Mete, ben yapmadım valla diye söylenirken yan sınıftaki kızlar Sinemin telefonda kaçırmak,okuldan kaçmak falan dediğini duyduk demiş.Sinem başlamış inkar etmeye, yalan söylemeyin benim yanım da Merve de vardı biz Merve nin annesini aradık. Kızlar biz bilmiyoruz sadece öyle dediğinizi duyduk bunu söylemeye geldik demişler. Bunun üzerine Gamze Sinem e kızmış ve söyle demiş;
-Parka gelmedim diye annemi aradın ve yalan yanlış şeyler söyledin artık senden nefret ediyorum . Bir daha yanıma gelmeni istemiyorum biz dosttuk bunu yapmamalıydın birde yaptığın hatayı başkasının üzerine atmaya çalıştın yaptığın hatayı başkasının üzerine atmaya çalışmasaydın sana daha az kırılırdım seni çok yanlış tanımışız demiş… :)

(dostluk omzunuzda bir eldir)…J